Ömer Fethi Gürer Kuraklığın Etkisi Tüm Anadolu yu Sardı Gübreyi Atıp Su Veremezsek Verimlilik Düşecek

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine verdiği yanıtta; “Ülkemizde 2019 yılında 232 bin ton olan organik organomineral gübre kullanımı, 2020 yılında 391 bin tona çıkmıştır. 2021 yılı organik organomineral gübre kullanımı ise 2019 yılına göre yüzde 187 oranında artarak 666 bin ton olarak gerçekleşmiştir” dedi. Kirişci’nin yanıtını değerlendiren Gürer, “Gübre fiyatları düşmeden de girdi maliyetlerinin düşmesi olası değil. Akaryakıt, tarım ihtiyacı, gübre, tohumda sürekli fiyatlar artıyor. Eğer rafta ürünün fiyatı düşecekse, bu önce girdi maliyetleri ile olur. Ama bir yandan toprağı doğru kullanmadığımız için gübre ihtiyacı artıyor ve daha çok toprağa gübre veriyoruz, bu da maliyeti arttırıyor...Kuraklığın etkisi de tüm Anadolu’yu sardı. En az 42 ilde yoğun hissedildiği dikkate alındığında gübreyi atıp suyu veremezsek verimlilik de düşecek” dedi.Tarım ve Orman Bakanı Vakit Kirişci, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in soru önergesine verdiği yanıtta; "Ülkemizde 2019 yılında 232 bin ton olan organik organomineral gübre kullanımı, 2020 yılında 391 bin tona çıkmıştır. 2021 yılı organik organomineral gübre kullanımı ise 2019 yılına göre yüzde 187 oranında artarak 666 bin ton olarak gerçekleşmiştir" dedi. Kirişci'nin yanıtını değerlendiren Gürer, "Gübre fiyatları düşmeden de girdi maliyetlerinin düşmesi olası değil. Akaryakıt, tarım ihtiyacı, gübre, tohumda sürekli fiyatlar artıyor. Eğer rafta ürünün fiyatı düşecekse, bu önce girdi maliyetleri ile olur. Ama bir yandan toprağı doğru kullanmadığımız için gübre ihtiyacı artıyor ve daha çok toprağa gübre veriyoruz, bu da maliyeti arttırıyor...Kuraklığın etkisi de tüm Anadolu'yu sardı. En az 42 ilde yoğun hissedildiği dikkate alındığında gübreyi atıp suyu veremezsek verimlilik de düşecek" dedi.Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in gübre kullanımı ve gübre desteğine ilişkin yazılı soru önergesini yanıtladı. Bakan Kirişci'nin verdiği yanıt şöyle:"2020 YILINDA 18,7 MİLYON LİRA, 2021'DE 79,6 MİLYON LİRA VE 2022'DE 195,7 MİLYON LİRA ORGANİK ORGANOMİNERAL GÜBRE DESTEĞİ ÖDEMESİ YAPILDI""Katı organik-organomineral gübre desteğinden 2019 yılı yararlanan çiftçi/işletme sayısı 23 bin 661'dir. Yıllara göre organik organomineral gübre desteğinden faydalanan işletme sayısı artarak devam etmiştir. 2020 yılı bir önceki yıla göre yaklaşık 2 kat artış ile 44 bin 468 ve 2021 yılı ise 2019 yılına göre yaklaşık 4 kat artış ile 93 bin 641'dir.Ülkemiz kaynakları kullanılarak yerli imkanlarla üretilen organik gübre kullanımının arttırılması için, ilk defa 2019 üretim sezonundan itibaren gübre desteğine ilave olarak, organik ve organomineral gübre kullanan çiftçilerimize verilen dekara 10 lira gübre desteği ödemesi de yüzde 100 artışla dekara 20 lira olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda; 2020 yılında 18,7 milyon lira, 2021 yılında 79,6 milyon lira ve 2022 yılında 195,7 milyon lira organik ve organomineral gübre desteği ödemesi yapılmıştır.Bunun sonucunda; ülkemizde 2019 yılında 232 bin ton olan organik organomineral gübre kullanımı, 2020 yılında 391 bin tona çıkmıştır. 2021 yılı organik organomineral gübre kullanımı ise 2019 yılına göre yüzde 187 oranında artarak 666 bin ton olarak gerçekleşmiştir."GÜRER: ÇİFTÇİNİN EN ÇOK İHTİYAÇ DUYDUĞU DAP GÜBRE, 22 ŞUBAT 2022'DE 9 BİN 450 LİRAYKEN BUGÜN 15 BİN LİRAGürer ise Kirişci'nin yanıtına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:"Gübreler toprağın kalitesini büyük ölçüde arttırmakla beraber yapısını da geliştiriyor, topraktaki organik madde oranını yükseltiyor, bitkinin canlı kalmasını da sağlıyor. Bu anlamda Bakan'a verdiğimiz soru önergesine verdiği yanıtta, ülkemizde 2019 yılında 232 bin ton olan organik organomineral gübre kullanımı 2022 yılında 391 bin tona çıkmış. 2021 yılında organik organomineral gübre kullanımı ise 2019 yılına göre yüzde 187 artmış. 666 bin ton bu bağlamda gübre kullanılmış. Bu konuda çiftçilere sağlanan destek de katı organik organomineral gübre desteği 2019 yılında 23 bin 661 çiftçiye verilirken, 2021 yılında bu dört kat artarak 93 bin 641 çiftçiye verilmiş.2022 Şubat tarihinde, can gübre 5 bin 400 lira. Bugün can gübre 7 bin 800 lira. Amonyum sülfat gübre 22 Şubat'ta 6 bin liraymış, 5 bin 750 liraya gerilemiş. 22 Şubat'ta üre gübre 9 bin 450 lira iken şu anda 11 bin 800 lira. Çiftçinin en çok ihtiyaç duyduğu taban gübresi, DAP gübre ise 9 bin 450 lirayken 22 Şubat 2022 tarihinde, bugün 15 bin lira. 20x20 gübre, yine çiftçinin çok kullandığı bu gübre de 6 bin 50 liradan bugün fiyatı 10 bin 400 liraya gelmiş. Diğer gübrelerin hepsinde de fiyat artışı açık ve net olarak görülüyor."EĞER RAFTA ÜRÜNÜN FİYATI DÜŞECEKSE, BU ÖNCE GİRDİ MALİYETLERİ İLE OLUR"Gübre fiyatları düşmeden de girdi maliyetlerinin düşmesi olası değil. Akaryakıt, tarım ihtiyacı, gübre, tohumda sürekli fiyatlar artıyor. Eğer rafta ürünün fiyatı düşecekse, bu önce girdi maliyetleri ile olur. Ama bir yandan toprağı doğru kullanmadığımız için gübre ihtiyacı artıyor ve daha çok toprağa gübre veriyoruz, bu da maliyeti artırıyor. İkincisi, toprak analizleri yeterli biçimde yapılmadığı için gereğinden fazla gübre kullanıyoruz. Üçüncüsü de gübre fiyatları sürekli artıyor. Çünkü gübrede de dışa bağımlıyız, ithal gübre geliyor. Her ne kadar Cumhurbaşkanı 'Fiyatları düşürdük' dese de 22 Şubat 2022 ile bugünkü tarih arasına baktığımız zaman fiyatların düşmediği ve gübre fiyatlarının arttığını görüyoruz. Bu yansıma dahi ülkemizde çiftçinin içinde bulunduğu durumun göstergesidir. Ayrıca, toprağı kötü kullanarak geleceğimizi de tüketiyoruz."DERSLERİNİ İYİ ÇALIŞSINLAR"Kuraklığın etkisi de tüm Anadolu'yu sardı. En az 42 ilde yoğun hissedildiği dikkate alındığında gübreyi atıp suyu veremezsek verimlilik de düşecek. Bunlarla ilgili planlama yapması gereken, öngörüsünü alana yansıtması gereken Tarım ve Orman Bakanlığı. Derslerini iyi çalışsınlar. Yoksa kuraklığın da etkisiyle Türkiye 2023 yılında verimlilik ve üretimde ciddi kayıp yaşayacak. Raftaki ürünün fiyatının da katlayarak artması, tüketiciyi de mağdur edecek. Kuraklığın içme suyunun yanında sulama suyuna olumsuz yansıması ve özellikle kuyu sularıyla yapılan sulama da dahil yer altı sularının çekilmesi Türkiye için büyük bir risk oluşturuyor."