Seçim hukuku açısından baktığınızda birkaç tane parametre var. Birincisi 6 Nisan 2022'de bir seçim kanunu kabul edildi. Bu kanunun devreye girebilmesi için seçimin mutlak surette 6 Nisan'dan önce yapılması gerekiyor. Birinci ölçü bu. 6 Nisan'dan sonra ve 18 Haziran'dan önce bu seçim yapılabilir. Orada da 10 tane seçenek tarih var. Böyle giderseniz, örneğin 23 Nisan olur mu? Bunu siyaset değerlendirecektir. AK Parti'nin Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Bey açıklama yaptı. Mevsimsel şartlar, okulların tatil olmasından, tarımsal süreçlerden, Hac'dan söz etti. Üniversite sınavı var. Dikkat edilirse çeşitli etkenler sebebiyle, bu etkenlerin hiçbirisi hükümet etmekle ilgili değil. Erken seçim meselesi esas itibariyle parlamenter sistemin kurumudur. Siyasi ve birtakım toplumsal sebeplerle erken seçime gidilebilir. İlki 1957 sonuncusu 2018'de olmak üzere 8 kez erken seçime karar verilmiştir. Bunlardan bir tanesi hükümetin tıkanma sözkonusudur. Meclis'te Cumhurbaşkanı seçme krizinin ortaya çıkmasıyla yapılmıştır erken seçim. Bugün 18 Haziran'da yeni sistemde kurumsal olarak erken seçim kavramı yoktur; seçimlerin yenilenmesi kavramı vardır. 18 Haziran tarihinin, gününün, uyarlanması gibi bir değerlendirmeyi siyaset yapabilir. Benim izlenimim böyle bir değerlendirme yapılacak gibi gözüküyor. Muhtemel diye sorarsanız, 10 muhtemel tarih vardır.
"MUHALEFETİN DEMOKRASİYE POZİTİF YAKLAŞIMLARI YOK"
Asıl soru şu; muhalefet 6 Nisan'dan sonra yapılabilecek seçime destek vermeyeceğini ifade etti. Değiştirilen seçim kanununda ne var? Yüzde 10 barajı yüzde 7'ye indirilmiş. Muhalefet yüzde 10 barajıyla seçime gitmeyi tercih ediyor. Yıllardan beri barajın indirilmesini herkes savundu. Sonuçta bunun ilke olarak bir anlamı yok mu? Sadece iki ittifak mı seçime girecek? Başka bir sürü parti var. Demokratik siyasi katılıma böyle bakılır mı? Sadece Meclis'te olmak seçime katılmak için yeterliydi, artık o da kaldırılıyor. Muhalefetin burada 6 Nisan'dan önce seçim yapalım, yapmayalım demesi, yeni seçim kanunun devreye girmesinin istenmesi bana demokrasiyle ilgili pozitif yaklaşımlarının olmadığını gösteriyor. Benim değerlendirmem budur. Değiştirilen kanunlar, demokratik hakların önüne açıan kanunlardır. Buna karşı çıkmak bence antidemokratik yaklaşımdır.
"CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİM KANUNU UYGULANIR, TEREDDÜT YOK"
Seçimlerin yenilenmesi kararını Meclis alabilir veya Cumhurbaşkanı karar da verebilir. Seçimlerin tarihine ilişkin bir güncelleme olacaksa bu kararı Cumhurbaşkanı alacaktır. Bu kararın 48 saat içinde yayımlanması gerekiyor. 60 günden sonraki ilk Pazar günü seçim yapılacak. Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu sonradan çıkan kanundur. Sonradan çıkan kanun, Milletvekili Seçim Kanunu'nun o hükmünü örtük olarak ilga etmiştir. Burada uygulanacak kanunun Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu'nun olduğuna şüphe yoktur. Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu sonraki kanun olduğu için bu uygulanacaktır. Burada bir tereddüt yok. Cumhurbaşkanı karar verdiği tarihinden itibaren 60 gün sayılacak. 60 günü izleyen ilk Pazar günü seçime gidilir. Cumhurbaşkanı karar verdikten sonra en erken 60, en geç 66 gün içinde seçime gidilecektir.
"YENİ SİSTEME GÖRE CUMHURBAŞKANI 1. DÖNEMİNDEDİR"
Hem Cumhurbaşkanı hem Meclis birlikte seçime gider. Buna birlikte seçimlerin yapılması demektir siyaset hukukunda. Fesih o kararı veren ifadenin varlığına etki yapmaz. Burada gerek Meclis, gerek Cumhurbaşkanlığı kararını verince kendi varlıklarına birlikte son veriyorlar. Buna birlikte son verme deniyor siyaset hukuku açısından. Sistem diyor ki, bir Cumhurbaşkanı iki kez seçilebilir diyor. Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan 2014'de Cumhurbaşkanı seçildi, bir de 2018'de seçildi. O zamana birinci dönem, bu zamana ikinci dönem deniyor. Cumhurbaşkanı iki kere seçilebilir Anayasa'nın 100. maddesi Meclis'te sıfırdan aynen kabul edildi. Yürürlükten kalkan 101. maddedeki ifade 30 Nisan 2018'de zaten yürürlükten kalktı. Yeni 101. madde yürürlüğe girdi. Eski ifadeye göre değerlendirme yapma imkanı yok. Anayasa'ya göre 101. maddenin de içinde olduğu bazı maddeler seçim takviminin başladığı gün itibariyle yürürlüğe girer. 101. madde yürürlüğe girdiği için ondan sonra seçim yapıldı. Dolayısıyla yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı 1. dönemindedir. Kamu hukuku statüsü de niteliksel olarak değişti. Aday göstermekte, yetkililerde çok farklılıklar var. Önceden Cumhurbaşkanı sorumsuzdu, şimdi sorumlulukları var. Kamu hukuku statüsü de değişti. Sayın Cumhurbaşkanı aday olduktan sonra bu tartışma kendiliğinden sona erecektir. İstifa etme zorunluluğu kamu görevinde bulunanlarla ilgili. Sisteme göre bakan yardımcılarının istifa etmeleri gerekir. Ama bakanlar istifa etmeden aday olabilirler. Tam bir kamu görevlisi statüsünde değillerdir.
"BURADA SEÇİM TARİHİNİN GÜNCELLENMESİ SÖZKONUSUDUR"
Burada sabit süre var dedik. Bu 5 yıllık süredir. Amerika modelinden farkı şu. Bazı şartlar sebebiyle seçimlerin yenilenmesi sözkonusu olabilir. Amerikan modelinde sabit süre tartışılan konulardan biridir. Bizde esnek sabit süre var. Erken seçim parlamenter sistemin ürettiği olgudur. Çoğunlukla hükümetin korunamaması gibi durumlarda olur. Burada hükümet edememe durumu sözkonusu değil. Burada erken seçim sözkonusu; değil seçim tarihin güncellenmesidir.
"400'DEN FAZLA BİR OYLA KABUL EDİLEBİLECEĞİ ÖNGÖRÜM VAR"
Muhalefet partilerinin prensip olarak genel mutabakat olduğu söylendi. İlkesel olarak konu şudur; bu kadının kişiliğinin korunması ile alakalıdır. Türkiye'de muhafazakar düşünce yapısına sahip olduğu için erkek hakimle sorun çıkmamıştır; ama başörtüsü takmak istediği için hakim ve avukat olamayacağı sonucu çıkmıştır. Bu kadının kişiliğinin korunmasıyla alakalı bir düzenlemedir. O yüzden son derece önemsiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu kanun dedi, sayın Cumhurbaşkanımız anayasa dedi. Önemli olan nokta şu, 400'den fazla milletvekiliyle kabul edilmesidir. İki tane ölçü koyuyorum. Özellikle sayın Kılıçdaroğlu bu konuda samimiyse anayasa seviyesinde bir çözümün olmasından da yana olacaktır. Önümüzde seçimlere yönelik destek, güç arayışı ise orada bir test sözkonusu olacaktır. Ben gördüğüm kadarıyla burada bir samimiyet var herhalde. Eğer 360-400 arası olursa üç sandık kurulur. Ben bu görüşmelerden sonra 400'den fazla oyla kabul edilebileceği şekilde öngörüm var. Bir hak ve özgürlük anayasada mı yer alsın; yoksa yasada mı yer alsın, tabii ki referandum yapılabilir. Çünkü o özgürlük yasaklanmıyor. Bir şeyi yasaklamak istersen, bunu referanduma götürümezsin.
Gönder