İzmir’de, otoimmün hepatit hastalığı sebebiyle daha önce nakil olduğu karaciğeri iflas eden ve 3 yılı aşkın süredir kadavradan bağış bekleyen Esma Eskiler Şanverdi’nin, canlı vericili nakil için gönüllü 8 adayı da uygun bulunamadı. Genç kadın, 9’uncu canlı vericisinin bulunması için gün sayarken, sağlığına kavuşup tek hayali olan oğluna sarılmayı bekliyor.
İzmir’de, otoimmün hepatit hastalığı sebebiyle karaciğeri iflas eden ve 17 yaşında nakil olduktan sonra çocuk sahibi olup sağlıklı bir sürecin içerisine giren Esma Eskiler Şanverdi (30), iyi giden sürecin ardından tekrar hastalığa yakalandı. İkinci kez nakil kararı alınan genç kadın, 8 gönüllü adayının da çeşitli nedenlerle verici olamaması nedeniyle umutlu bir bekleyişin içine düştü.
3 yılı aşkın süredir kadavradan beklediği bağış çıkmayan, akrabalarından gönüllü yeni vericiler aranan Şanverdi, Organ Bağışı Haftasında, “Ben yine şanslı gruptayım, bulunursa canlı vericili nakil olabilirim; fakat kalp nakli bekleyenlerin tek şansı kadavradan bağış. Bu sadece benim yaşadığım bireysel bir çaresizlik değil, çağrım sadece kendim için değil. Bu çaresizliği anlamak için illa başımıza gelmesi mi gerekiyor, anlamıyorum” dedi. Eşi Hasan Şanverdi (39) ve oğlu Murat (7) ile Konya’da yaşayan kamu personeli Esma Eskiler Şanverdi, 2010 yılında ablası Şeyma Karaman’dan gerçekleştirilen nakil sonrası sağlığına kavuştuğunu; fakat tekrar zor günlerin başladığını söyledi.
Durumunun kritik aşamaya geçtiğini ve organ bağışının çok düşük seviyede olduğunu söyleyen 30 yaşındaki Esma Eskiler Şanverdi, “Üç kız kardeşiz ve birinci nakili ablamdan oldum. İkinci nakillerde canlı verici daha riskli olduğu için kadavrayı tercih ettiler; fakat ülkemizde organ bağışçı sayısının çok az olması sebebiyle uzun süredir organ bağışı listesinde olmama rağmen organ bulunamadı. Artık durumum kritik aşamaya geçtiği için mecburen canlı vericiden organ bağışının yapılabilir olduğu aşamaya geldik. Ben diğer ablamın organ nakli için uyacağını düşünüyordum; ama öyle olmadı. Bu süreçte verici uyumu ile alakalı bir sürü sıkıntı yaşandığını tecrübe etmiş oldum. Geçtiğimiz gün 8. vericim reddedildi ve canlı vericilerin hepsi de akrabam. Şimdi 9. verici için çalışılıyor. Uyum sağlanana kadar çalışılacak; fakat yakınlık aşaması kriteri var. Belli bir yakınlık aşamasından sonra organ bağışı kabul edilmiyor. Bu nedenle organ bağışı çok önemli; ama ilginç bir şekilde bağış yapılmıyor” dedi.
“Şu anda tek hayalim oğluma sarılabilmek”
Acıbadem Kent Hastanesine gelmeden önce bir süre de Konya’da hastanede yattığını, oğlunu uzun süredir göremediğini söyleyen anne Şanverdi, “Normal bir hayatı yaşamıyorum. Sıradan hayatınızda özlemediğiniz ne varsa ben şu anda özlüyorum. Oğlumun hayali, ben iyileştikten sonra birlikte İtalya’ya gitmekti. Bana ‘Anne sen ameliyat ol, iyileş İtalya’ya gidelim’ diyor. Şu anda tek hayalim oğlumu kucaklayıp ona sarılmak, onunla birlikte kahvaltı yapmak. Benim için normal bir kahvaltı bile şu anda kutlama gibi bir hale geldi” şeklinde konuştu.
“Başımıza gelmesini beklememeliyiz”
Kadavra bağışında ilerlenemediğini söyleyen Şanverdi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ölen insanla bir şekilde bedensel olarak ayrılıyorsunuz. Ölen insanın organını saklama gibi bir şansımız yok. Organları toprağa gömmek yerine niye yeniden bir insana umut olmuyoruz ki? Herkesin yaşadığı çaresizlik de aslında sadece bireysel olarak yaşadığım çaresizlik değil. Organ bağışında da son noktaya gelmiş herkesin yaşadığı çaresizlik bu. Hasta, verici bulamıyorsa ve organ bağışından başka bir çözümü yoksa hastanede yaşamaya mahkum kalıyor. Toplumumuzda bir dua var, ‘Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin’ diye. Aslında bir yandan da çok yanlış; çünkü insan insana muhtaç. Andan ibaret değiliz. Evet, bugün ben sağlıklı bir hayat sürüyor olabilirim. Benim çocuğum, benim torunum açısından da hayat devam edecek. Onlar açısından da bunlar yaşanabilir. O yüzden anlamak daha kolay olmalı. Başımıza gelmesini beklememeliyiz diye düşünüyorum.” Öte yandan, Acıbadem Kent Hastanesi Karaciğer Nakli Programı Başkanı Prof. Dr. Murat Kılıç da, hastasının durumu ve organ bağışı konusunda şunları söyledi:
“Her gün yüzlerce, binlerce hasta organ bekliyor, organ nakli oluyor. Ya da organa ulaşamayıp maalesef kaybediliyorlar. Bu hafta onu vurgulamak için önemli; ama bu aslında her an aklımızda olması gereken bir durum. Herkesin kendisi, ailesinde bir kişi organ nakli ihtiyacı duyabilir, organ yetmezliğine girebilir. Bu durumlarda organ nakilleri hayat kurtarıcı ameliyatlar. Bu örnekten bahsedecek olursak; Esma karaciğer yetmezliği nedeniyle iki yıla aşkın bir süredir organ bekleyen bir hastamız. Uygun kadavradan bir organ maalesef çıkmadı. Kan grubu da AB olduğu için AB’de organ oldukça az çıkıyor. Bu durumda canlı vericiden nakil olması söz konusu ve canlı verici adaylarını çalışıp uygun bir verici bulunduğunda Esma’ya nakil yapacağız. Esma’nın şuanki durumu çok kötü değil birkaç ay içinde nakil olmazsa durumu kötüleşip yoğun bakıma girebilir. Türkiye’de çok sayıda ve çok başarılı sonuçlarla birçok merkezde nakil yapılıyor. Yaptığımız nakillerin yüzde 80’i canlı vericilerden yapılıyor.”
“Sağlıklı iken organ bağışını vasiyet olarak kabul edelim”
Mesajlarının ölümden sonraki bağışların artması için olduğunu belirten Kılıç, “Bağış oranının yüzde 20’de kalması çok az. Bunun daha yüksek olmasını hedefliyoruz. Türk halkı olarak aslında oldukça verici bir milletiz. Birisi sıkıştığında herkes organ vereyim diye sağlıklı iken, koşup kendini riske atıyor; ama maalesef beyin ölümlerinden sonra o kaybın acısıyla diye düşünüyorum bağış yapmaktan çekiniyoruz. Halbuki bu bir fırsat. Sonrasında pişman olanlar da çok var. ’Keşke organlarını bağışlasaydık’ diye düşünüyorlar. O yüzden sağlıklı iken bunu vasiyet gibi kabul edip yakınlarımıza organ bağışına destek olduğumuzu, organ bağışlamak istediğimizi söylemek bir mesaj olabilir” ifadelerine yer verdi.
Gönder